Üç Kızın Hikayesi 1958 Eski Türk Filmi

Tüm Üç Kızın Eserleri İçin Tıklayın

 


“Michael Todd’s Around The World In 80 Days” albümündeki ‘Around The World’ (1957) (Victor Young). Kız lisesindeki ders arasında üç son sınıf öğrencisi. Beti; (Elindeki resme bakarak) “Canım benim, ne kadar da yakışıklısın.” Filiz; “Nişanlın mı?” Beti; “Yok canım, meşhur bir film yıldızı, Robert Taylor!” (Romanda Jak Katlen). Filiz; “Tanımıyorum.” Beti; “Bu zamanda sinema bilmeyen genç kız kaldı mı? Sana acıyorum Filiz. Sen Abdülhamit kafalı bir baba, Havva’dan daha iptidai bir annenin elinde esirsin.” Dürer; “Ya senin evini terk eden babana, daima bir elinde ruj diğerinde aynayla dolaşan annene ne buyrulur? Sana gelince, derslerine çalışmıyor dans partilerine gidiyor, sinema için deliriyorsun. Sana tabii gelen birçok hareketlerin var ki, senin hayatına özenen Filiz için bunlar ilerde bir tehlike doğurabilir.” ‘Üç Kızın Hikâyesi’nin (Nemide Ali ve Aka Gündüz-1933-Sühulet Kütüpanesi) (İkinci baskı 1943-Semih Lûtfi Kitabevi) Yeşilçam uyarlaması. Lise mezunu üç arkadaş 5 yıl sonra buluşmak üzere sözleşiyorlar. Filiz (romanda ‘Filik’. Arkadaşları ‘Fili’ diyor)… Yıllar sonra kendisine verilecek ‘Konsomatris Kartı’ndan soyadının Cansu olduğunu öğreneceğiz. 1936 Aksaray doğumlu. Babası Emin, mahallede kasap. Ne iş yaptığını öğrenemediğimiz varsıl dükkân komşusu (filmde Karadenizli romanda Haymanalı) Ömer Efendi’yle konuşurken ortağına olan borcundan yakınıyordu. Diğeri de bunu kendi yararına kullanıyor. “Mademki şikâyetçisin, sana bu parayı veririm kurtulursun. Sonra da Allah’ın emri peygamberin kavliyle kızını istersem verir misin?” Köyde ‘geliratı ve çocukları’ var. İşleri iyi. Karısı öleli beri kimseye yan gözle bakmamış! Genç kız üniversiteye gitmek istiyordu ama evdeki konuşmalardan anlıyoruz ki bu çok zor. Bir okul dönüşü, gönlüne yeni komşuları Ercan’ın sevgisi düşer. Tıp öğrencisi delikanlının da yüzünde güller açıyor. Kız isteme sırasında dökülen diller işe yaramaz. Emin Efendi için ‘en mühim şey para’! Doğal olarak daha eli ekmek tutmamış birini değil Ömer’i yeğliyor! Bir çilingir sofrasında olanlar olur. ‘Yumuşak at çiftesi’ isyanı; Ercan’a kaçması; Babasının delikanlıyı öldürüp hapislere düşmesi; Genç kızın teyzesine sığınması, teyze oğlu Ali’nin saldırısına uğraması; Ömer Efendi’ye ‘kapatma’ olması; Sonunda ‘bara düşmesi’ göz açıp kapayıncaya kadar. Betigül Tayfur… Annesinin adı Nalan. Yıllar önce ‘bir bar kadını için evini terk eden’ (ismini öğrenemeyeceğimiz) babası eve döndükten sonra bile değişen bir şey yok. Genç kızın dünyası sinema, dans dolu. ‘Bir uçurtma gibi döne kıvrıla’ yaşaması Filiz’i etkiliyor. İlk naylon çorap, ilk roman, ilk sinema. Dürer… Ailesi, dostları sevgi dolu. Edebiyat Fakültesi’ne gitmek yerine akrabası Demir’le evlenip Bursa’ya yerleşiyor. Betigül okuldan sonra memur olur. Gece eğlencelerine devam etse de yaşamı düzeliyor gibiydi. Güzellik yarışmasında birinciliğe dek giden yaşamı intiharla (havagazı ile) sona erecektir. [Romanda tentürdiyot içer ama neyse ki ‘komşu ihtiyar doktor yarım saat zarfında bütün tedavileri yaparak’ kurtarır]. 5 yıl sonraki buluşmaya ancak Filiz ve Dürer gelebiliyor. Filmin sonu başlangıcı gibi. Başka bir kız lisesi. Pervin; “(Elindeki resme bakarak) Ah canım benim, ne kadar yakışıklısın.” Ayten; “Nişanlın mı?” Pervin; “Ayol, meşhur bir film yıldızı, Rock Hudson!” Ayten; “Bilmiyordum.” Pervin; “Zavallı kız! Seni sinemaya göndermeyecek kadar geri kafalı bir baba ve annenin esirisin.

© 2015 - 2024 PlakDinle.Com