FERİ CANSEL "Acımazsızca katledilen yetişkin film yıldızının ibretlik hikayesi" Yeşilçam

Tüm FERİ CANSEL Eserleri İçin Tıklayın

 


İlk gençliğini, üzerinde savaş bulutlarının dolaşmaya başladığı Kıbrıs’ta yaşadı. Erkeklerle boks maçı yapar onlar gibi davranırdı. Hatta çoğu zaman erkeklerle iddialaşıp onlara kafa dahi tutarrdı… Yeşilçam’ın Talihsiz Kadını Üstelik İngiltere vatandaşıydı. Aileden hem Kıbrıs’la hem de İngiltere’yle bağlantısı vardı. Çok kültürlülük içinde geçiyordu hayatı… Londra’da bir kuaförde manikür ve pedikür yaparak atılmıştı hayata. Genç yaşta hayatın sert yüzüyle karşılaşmak durumunda kaldı. Erken yaşta kendisinden 15 yaş büyük bir erkekle evlendirildi. 19 yaşında bir kızı oldu. Adını ‘Zümrüt’ koydu. En değerli varlığıydı. Sonra herkesin Avrupa’ya gitmek için her yolu denediği bir dönemde turist vizesiyle, Türkiye’ye geldi. Çalışma ve oturma izni olmadığı için en fazla 6 ay kalabilecekti Türkiye’de. İstanbul’da dansözlük yapan Kıbrıslı bir arkadaşını buldu. Birlikte Pangaltı’da bir ev tuttular. 1964 yılında Taksim’deki Parisien Kulüp’te ‘servis hostesi’ olarak iş buldu. Kısa bir süre içinde çalıştığı lokalde mini etekli uzun bacaklarıyla dikkat çeken Kıbrıslı Feriha, yavaş yavaş sınıf atlayarak Parisien’de striptiz yıldızlığına kadar yükselecekti. Bu arada giderek çevresi genişliyor yeni yeni insanlar tanıyordu. Feriha’nın gözleri kamaştıran güzelliğinin dikkat çekmesi an meselesiydi. Ve öyle de oldu. 1964 yılında Nedim Otyam’ın çektiği Kan ve Gurur filminde Ahmet Mekin’le birlikte kameraların karşısındaydı. kirli bir geçmişi olan bir kadınla, ona şantaj yapan bir kötü adam ve bir avukatın öyküsünün anlatıldığı bu filmle birlikte adı cansel oldu… Daha sonraki yıllarda afişlerdeki isim değişti ve bu kez de Fericansel oldu. Sonra arka arkaya film teklifleri geldi. Sadri Alışık’la Filiz Akın’ın oynadığı ‘Bekar Odası’ gibi filmlerde küçük roller aldı 1969 yılına kadar 12 filmde rol aldı. Güzelliğinin yanı sıra zekasıyla da adından söz ettiriyordu. Avuçları içine aldığı bu fırsatı çok iyi değerlendiren Feriha yani bundan sonra anılacak ismiyle , ilk yıllarında onlarca filmde oynadıktan sonra 1969’da Yılmaz Güney’in yazıp yönettiği filmiyle üne, şana ve şöhrete kavuşmuştu. 60’lı yılların sonunda Yılmaz Güney’le tanışması belki de o güne kadar yaşadığı en önemli olaydı: “Feri” “Bir Çirkin Adam” sloganıyla başında kavak yelleri esen Güney, o yıllarda en hızlı dönemini yaşıyordu. Feri Cansel’i kısa bir süre için de olsa kanatlarının altına almıştı. Bu maceraya Güney’i çeken, Feri Cansel’in temiz yürekli bir “erkek kadın” oluşuydu Cansel, gerçekten vefalı ve sadık bir sevgiliydi. Ünlü aktör ikitabancayla birlikte yakalanıp tutuklandığında adliyelerekoşuyor, iznini bitirip vatani görevini yaptığı birliğine gittiğindeo da soluğu peşinden Muğla’da alıyordu. Feri Cansel o dönemde Güney’e aşık olmuş ve iki ünlü arasında aşk başlamıştı. Ancak Yılmaz Güney’le kurduğu evlilik hayalleri suya düştü Güney tarafından sürpriz bir şekilde terk edilerek uzun bir süre aşk acısı çekmişti. yılmaz güney içinde şöyle demişti. “Yılmaz Türkiye’de tanıdığım en iyi insan. Düşündüğünü aklından geçeni dobra dobra söyleyen bir erkek. Yakışıklı güçlü, bilgili haşin, Kaya gibi. 13 yaşımda kendimden 15 yaş büyük bir erkekle evlendiğim için hayatım boyunca Yılmaz gibi her arzu ettiğini alan daha doğrusu koparan bir erkekle tanışmayı arzu ettim. Allah’a şükür hayallerim gerçek oldu, aradığım erkeği buldum. Yılmaz’a bağlıyım, onu seviyorum. İnşallah sonunda hüsrana uğramam bu mutlu beraberliği mutlu bir sonla noktalarım.” Bir süre birlikte yaşadılar. Hatta Yılmaz Güney’in onu, “Nişanlım” diye çevresindekilere tanıştırdığı da rivayetler arasında. Gözü Yılmaz Güney’den başka kimseyi görmez olmuştu. Başı beladan kurtulmayan Yılmaz Güney gözaltına alındığında o da soluğu emniyette alıyordu. Arkadaşlarını sürekli onu anlatıyordu:”Adama ‘Çirkin Kral’ diyorlar. Ama neresi çirkin? İçi de dışı da sinemanın en güzeli. Hele o gizemli bir tebessümle kıvrılan dudakları ve insanın içine işleyen o derin bakışları başka kimde var Allah aşkına!” Kısa süren bir aşk macerası sonucu Yılmaz Güney’den umudunu kesen Feri Cansel’in bundan böyle yapacağı tek şey vardı: Kiminle olursa olsun, Türk vatandaşı kimliğini kazanmak için bir “formalite evliliği” yapmak… Hâlâ oturma izni alamadığı için 6 ayda bir yurtdışına çıkması gerekiyordu. Şöyle bir haber çıkmıştı mesela o dönem magazin basınında: “Geçen hafta Türkiye’deki çalışma izni biten Feri Cansel, 3 katlı bir pastayla uçağa binip Kıbrıs’a gitti. Lefkoşa’da, İbni Sina sokağındaki ana evine gitti. ,Cansel. 6 aylık bir çalışma izni daha koparmıştı.” Ama kaçak olarak çalışması gittikçe zorlaşıyordu. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Muzaffer Çağlar’ın basına yaptığı şu açıklama iyice artırdı tedirginliğini: “Cihangir Gaffari ile Feri Cansel 5682 sayılı kanun hükümleri dahilinde Türkiye’de icrayı sanat etmektedirler. izliyor feri cansel hayatı zehir hafiye feri cansel #fericansel #yılmazgüney #yeşilçam

© 2015 - 2024 PlakDinle.Com